’Türkiye’ye Hiçbir Şey Kazandırmaz’

ANKARA - BDP MuÅŸ Milletvekili Sırrı Sakık, dokunulmazlık tartışmalarına iliÅŸkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Sakık, sorunun barışçıl yollardan çözülmesi için düÅŸüncesini ifade eden vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının istendiÄŸini belirterek, "Biz de kendilerine ÅŸunu söylüyoruz; eÄŸer gerçekten bu konuda samimiyseniz bütün dokunulmazlıkları, bekleyen dosyaların hepsini, yani dokunulmazlık zırhını askıya alın ama hepsini birlikte parlamentoya indirin" dedi.

GeçmiÅŸ yıllarda BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın, “Dokunulmazlıklar gündeme gelince, ben yargıya güvenmiyorum” dediÄŸini hatırlatan Sakık, onun için dokunulmazlık zırhının gerekli olduÄŸunu ifade etti. 

‘Türkiye’de muhalefet yargılanıp sorgulanıyor’

Dünyanın her yerinde özellikle iktidarlara karşı dokunulmazlık zırhının muhalefeti koruduÄŸunu ama Türkiye'de tam tersinin yapıldığını belirten Sakık, muhalefetin yargılandığını ve sorgulandığını söyledi. Dün yargıya güvenmeyenlerin, bugün yargıyı arka ve ön bahçeye dönüÅŸtürenlerin, belli noktalarda güven telkin ettikleri için dosyaların bir kısmını getirdiÄŸine dikkati çeken Sakık, "Bu da çıkmaz bir sokaktır. Yani siz sorunun çözümü için bir proje üretmelisiniz. 1994'lerde yaÅŸanan bu süreç ülkeyi uzun yıllar, acı dolu yıllarla hep beraber o yılları yaÅŸadık ve bizim o dönemde cezaevinde kalan arkadaÅŸlarımızı da özgürleÅŸtiren Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'nin kararları ve bunu uygulayan da bugünkü AKP iktidarıydı" diye konuÅŸtu.

"Peki ne deÄŸiÅŸti? Yani sürekli mücadele eden baÅŸka bir yol, yöntem bilmez misiniz? Mücadelenin dışında bir müzakereyi bilmez misiniz? Bu sorunun çözümü için bir müzakere projeniz yok mudur?” diyen Sakık, ÅŸunları kaydetti: “Bu olmadığı için bunu geriyorlar. BaÅŸbakan bunu tehdit olarak algılıyor. Oysa ki dile baksanız, kendi dili sürekli tehdittir, 'Bu parlamento had bildirecek ve bu parlamento sorunları çözmelidir'. Kime kimin haddini bildirecektir. Burada hadsizlik yapan kimdir? Yani bir dile, kültüre gem vurmak hadsizliktir. Bunun barışçıl bir ÅŸekilde çözülmesini isteyen arkadaÅŸlarımıza had bildirmek hadsizliktir. Onun için bu çatışma dilinden bir an önce Türkiye'nin kurtulması gerekir ve hiçbir gündem yokken askıya almışken yeniden dokunulmazlıkları, karşılıklı danış-dövüÅŸ, ısmarlama bir soruyla gündeme getirmek Türkiye'ye hiçbir ÅŸey kazandırmaz. Hele hele Türkiye yaÅŸadığı süreçte, OrtadoÄŸu'daki savaÅŸ rüzgarlarından, savaÅŸ bulutlarından bu kadar etkilenirken kendi iç barışını saÄŸlaması gereken bir ülke tam tersi dönüp 1994'lerin ruhuyla hareket etmeye çalışıyor. Oysa ki 1994'lerde kürsüde aynen ÅŸunu söylemiÅŸtik, 'Biz gidiyoruz'. Haklı bir düÅŸüncenin önünde hiçbir parlamento, hiçbir ordu da duramaz. Biz geleceÄŸiz ama bizi buradan atanlar tarihin çöplüÄŸünde olacak ve geldik bugün buradayız, çünkü haklıyız." DÄ°HA